Tintlerin efendisi olarak yetiştim bence bu ürüne. Veeee karşınızda Pastel Lip To Cheek! Nedense bizim yerli firmalar çok ama çok geç kaldı tint ürünler çıkarmak için. Yıllarca ağzımızın suyu aka aka baktık Benetint'e.                            Kokusu ilk başta yoğun ama bir süre sonra geçiyor. İnsanlar gül gibi koktuğunu söylese de bence öksürük şurubu gibi kokuyor.  Dağıtınca yanakta tatlı bir pembelik kalıyor. Kalıcılığı ise gerçekten ama gerçekten çooooooooooooooook fazla. ÇIKMIYOR ARKADAŞLAR. Duşta yüzünüzü köpürtmezseniz asla çıkmıyor.  Ben yine seyrek uçlu bir fırçaya sürerek uyguluyorum. Bu tarz likit allıklar en iyi o şekilde uygulanıyor. Dudakta fosforlu bir renk alıyor. O yüzden dudakta sevmedim. He bu arada bendeki Carmen rengi. Daha parlak olan bir de Lolita rengi var.                                                                   Açmaya kıyamadığım The Balm Stainiac'ımı biraz daha açmayacağım gibi duruyor. :D Şişesinin cam olması da tatlı geldi. 60 TL'ye

Barni'nin Hikayesi


Barni... Ailemizin tek sarışın bireyi. Pat diye düştü hayatımızın ortasına. 


Bu ilan ile haberimiz oldu ondan. Annem gösterdi hepimize. Kardeşim bilinci oluştuğundan beri köpek isteyen hatta 1-3 yaş arasında her doğumgününde allahın onu köpeğe çevirmesini dileyen bir insandı. :D 

O kadar çok baskı yaptı kı bize köpek için... Annem de "ders çalışacağına söz verirsen alırım" dedi. Ara ara ilanlara bakıyorduk. Evde besleyebileceğimiz küçük bir köpek arıyorduk aslında.

 
Aradan bir ay geçti. Yine bu ilan düştü önümüze. Kimse onu almamıştı. Annemleri bir gaza getirdim. Kardeşim evde yoktu. "Gidip alalım gelelim, kardeşim de mutlu olsun gelince"  dedim.


Babamla beraber çıktık yola. Barni'ye geçici olarak evini açan Meltem Hanım ve o zaman adını bilmediğimiz Barni karşıladı bizi. Ay hatta benim üstüme atlamıştı ilk gördüğünde. Canım ya :D
Köpek sahiplenme sözleşmesi imzaladık. 
Sahibi Barni'yi birkaç kez sokağa atmış son atışında 1 ay sokakta yaşamış. Yazın Antalya sıcağında yanmasın diye de tüylerini derisi görünecek kadar tıraş ettirmiş. Bacaklarında hep yaralar vardı. :(
Sahibi üniversitede hocaymış. Ulaşmışlar ona. İstememiş.


Biz Barni'yi aldık geldik eve. Kardeşim ilk gördüğünde gözleri dolmuştu. Adını ve yaşını bilmiyorduk. Bu yüzden ona Kaptan dedik. 

Kaptan çok mutsuzdu. Eve çiş yapıyordu bazen. Komut bilmiyordu. Seslendiğimizde bakmıyordu... 
Ben de üniversitede hoca olan eski sahibinin mail adresini buldum. Belki de kaybetmişti köpeğini... Yazdım ona.


"Evet kaybettim. Köpeğimi geri istiyorum." dedi. "Bir aydır sokaktaymış. Öncesinde de sokaktaydı.   Neden ilan açmadınız neden aramadınız?" diye sorduğumda ise annesinin alerjisi olduğunu ve annesi eve gelince sokağa saldığını söyledi. :D 
                       

Ben de sinirlendim ve köpeği vermeyeceğimi, kendi üzerimize kaydettirdiğimizi anlattım. O da hukukçu olduğunu ve beni dava edeceğine dair tehditlerde bulundu. Hımmm ok.
                                    

Bu arada biz adına Kaptan dediğimiz bu sarışın beyin üzerindeki çipten 3 yaşında olduğunu adının Barni olduğunu öğrendik. Ona bir kimlik çıkattırdık ve kardeşimin üzerine kaydettirdik. O artık bizim tatlı mı talı Barni'mizdi.

Babam eski sahibi ile daha ılımlı konuştu. Adam zaten bir ay sonra yurtdışına çıkacakmış. Sahiplendirecekmiş de bilmem ne... Sokağa atmasının sebebi ortaya çıkmıştı. Kendisi de bir başkasından almış Barni'yi. Yani bu yavrucağın 3. sahibiydik biz. Kuzum ya... :(


Şişelerden ve çaylardan korkuyordu. Çocuklardan hoşlanmıyor, onları tehdit olarak algılıyordu. Ses çıkaran oyuncaklardan da korkuyordu. 
Kuzulu mama almıştık. Tadını beğenmedi mi artık neden duygulandı anlamadık her yiyişinde gözlerinden yaşlar aka aka ağladı. :( Biz de hemen yeni balıklı mama aldık. Onu sevdi. :D 


Her şeyi çok çabuk öğrendi. Evde tek başına kalınca çiş yapmıyordu ama çıkması yasak olan koltu ve yataklara çıkıp bir güzel keyif sürüyordu. :D Biz eve gelince de kötü bir şey yaptığını düşünüp tin tin kaçıyordu.  



Bir sürü komut ğrendi kısa sürede. Mutfağa girmesi yasaktı. Bir kez söyledik sadece ve asla ama asla mutfağa girmedi. 


Eski sahibi babama okulundaki öğrencilerden 5 tanesini ısırdığını söylemiş. Golden olmasına rağmen bu kadar uysal baika bir köpek görmedim. İnanmadık tabii.


Bu insan evladı barniyi okula götürüp dışarıya bağlıyormuş tüm gün. Artık öğrenciler de ellerinde çayla vs yanına geliyorsa korkmuş bu garibim de çaydan. 

Mutfak kapısında bekliyor deli. :D


Barni ailedeki herkese sevdirmişti kendini. Tüm tüylerine rağmen anneme bile. :D


Çocukları sevmiyor, hırlıyordu sadece. İki kez de kuzenim Duru'ya hırlayıp ısırma girişiminde bulundu. Yani bir yerini dişlemedi ama korkuttu çocuğu. Tüm bunlara rağmen Duruş'un Barni'ye yaklaşımını üstteki fotoğrafta görebilirsiniz :D




 Travmalı bir köpekti. Nerde doğdu?  İlk ailesi kimdi? Sokakta neler yaşadı? Bilmiyorduk. Biz de çocuklardan uzak tutuyoruz. Sevmek isteyen olursa uyarıyoruz.


Onun dışında Barni gerçekten sevgi dolu ve çok sağdık bir köpek. Kardeşimle boğuşurken onu dövdüğümü sanıp ellerimi çekmeye çalışıyor üstünden. Resmen bana dur diyor. :D 


Sürekli sevilme ve fiziksel temasta kalmak istiyor. Babamın yanına gidip elinin altına kafasını koyuyor hep. :D


Bir de çok ilginç ama Barni eşcinsel. :D Erkek olmasına rağmen erkek köpeklerden hoşlanıyor. :D Veteriner kısırlaştırılmış olduğunu söyledi. Ama kendisi erkek köpeklere pek rahat vermiyor :D 


Köpeklerle değil de yetişkin insanlarla oynamayı çok seviyor. Ağzında tavşanı bir oraya bir buraya tın tın koşuyor hep. :D


Çok ama çok mutlu bir köpek o. Benim canım. Uslu bıdığım...


İyi ki hayatımızdasin Aslan Kral! 9 aydır beraberiz ama senden öncesi nasıldı hatırlamıyorum bile. Ömrün uzun olsun Barni! 


KARDEŞİM VE BARNİ

Bizsiz geçirdiği ilk 3 senesini telafi etmek için ömrünün sonuna kadar bizimle olcak. Bundan sonra sokak yok Barni. Pembe tavşanın, galatasaraylı yatağın ve seni çok seven bir ailen var. 



 Eeee o zaman;
 SATIN ALMA SAHİPLEN !






ANNEM VE BARNİ


BEN VE BARNİ


TAVŞANI VE BARNİ

Yorumlar